» 3 / Âl-i Imrân  159:

Kuran Sırası: 3
İniş Sırası: 89
Ali Imran Suresi = Imran Ailesi Suresi
Imran ailesinden bahsedildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَبِمَا (FBME) = febimā : sebebiyle
2. رَحْمَةٍ (RḪMT) = raHmetin : rahmeti
3. مِنَ (MN) = mine :
4. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
5. لِنْتَ (LNT) = linte : sen yumuşak davrandın
6. لَهُمْ (LHM) = lehum : onlara
7. وَلَوْ (WLW) = velev : eğer
8. كُنْتَ (KNT) = kunte : olsaydın
9. فَظًّا (FƵE) = feZZen : kaba
10. غَلِيظَ (ĞLYƵ) = ğalīZe : katı
11. الْقَلْبِ (ELGLB) = l-ḳalbi : yürekli
12. لَانْفَضُّوا (LENFŽWE) = lānfeDDū : dağılır, giderlerdi
13. مِنْ (MN) = min :
14. حَوْلِكَ (ḪWLK) = Havlike : çevrenden
15. فَاعْفُ (FEAF) = feǎ'fu : öyleyse affet
16. عَنْهُمْ (ANHM) = ǎnhum : onları
17. وَاسْتَغْفِرْ (WESTĞFR) = vesteğfir : ve mağfiret dile
18. لَهُمْ (LHM) = lehum : onlar için
19. وَشَاوِرْهُمْ (WŞEWRHM) = ve şāvirhum : ve onlara danış
20. فِي (FY) = fī :
21. الْأَمْرِ (ELÊMR) = l-emri : işini
22. فَإِذَا (FÎZ̃E) = feiƶā : zaman
23. عَزَمْتَ (AZMT) = ǎzemte : karar verdiğin
24. فَتَوَكَّلْ (FTWKL) = fetevekkel : dayan
25. عَلَى (AL) = ǎlā :
26. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'a
27. إِنَّ (ÎN) = inne : elbette
28. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
29. يُحِبُّ (YḪB) = yuHibbu : sever
30. الْمُتَوَكِّلِينَ (ELMTWKLYN) = l-mutevekkilīne : kendine dayanıp güvenenleri
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَبِمَا: sebebiyle | رَحْمَةٍ: rahmeti | مِنَ: | اللَّهِ: Allah'ın | لِنْتَ: sen yumuşak davrandın | لَهُمْ: onlara | وَلَوْ: eğer | كُنْتَ: olsaydın | فَظًّا: kaba | غَلِيظَ: katı | الْقَلْبِ: yürekli | لَانْفَضُّوا: dağılır, giderlerdi | مِنْ: | حَوْلِكَ: çevrenden | فَاعْفُ: öyleyse affet | عَنْهُمْ: onları | وَاسْتَغْفِرْ: ve mağfiret dile | لَهُمْ: onlar için | وَشَاوِرْهُمْ: ve onlara danış | فِي: | الْأَمْرِ: işini | فَإِذَا: zaman | عَزَمْتَ: karar verdiğin | فَتَوَكَّلْ: dayan | عَلَى: | اللَّهِ: Allah'a | إِنَّ: elbette | اللَّهَ: Allah | يُحِبُّ: sever | الْمُتَوَكِّلِينَ: kendine dayanıp güvenenleri |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فبما FBME sebebiyle | رحمة RḪMT rahmeti | من MN | الله ELLH Allah'ın | لنت LNT sen yumuşak davrandın | لهم LHM onlara | ولو WLW eğer | كنت KNT olsaydın | فظا FƵE kaba | غليظ ĞLYƵ katı | القلب ELGLB yürekli | لانفضوا LENFŽWE dağılır, giderlerdi | من MN | حولك ḪWLK çevrenden | فاعف FEAF öyleyse affet | عنهم ANHM onları | واستغفر WESTĞFR ve mağfiret dile | لهم LHM onlar için | وشاورهم WŞEWRHM ve onlara danış | في FY | الأمر ELÊMR işini | فإذا FÎZ̃E zaman | عزمت AZMT karar verdiğin | فتوكل FTWKL dayan | على AL | الله ELLH Allah'a | إن ÎN elbette | الله ELLH Allah | يحب YḪB sever | المتوكلين ELMTWKLYN kendine dayanıp güvenenleri |
Kırık Meal (Okunuş) : |febimā: sebebiyle | raHmetin: rahmeti | mine: | llahi: Allah'ın | linte: sen yumuşak davrandın | lehum: onlara | velev: eğer | kunte: olsaydın | feZZen: kaba | ğalīZe: katı | l-ḳalbi: yürekli | lānfeDDū: dağılır, giderlerdi | min: | Havlike: çevrenden | feǎ'fu: öyleyse affet | ǎnhum: onları | vesteğfir: ve mağfiret dile | lehum: onlar için | ve şāvirhum: ve onlara danış | : | l-emri: işini | feiƶā: zaman | ǎzemte: karar verdiğin | fetevekkel: dayan | ǎlā: | llahi: Allah'a | inne: elbette | llahe: Allah | yuHibbu: sever | l-mutevekkilīne: kendine dayanıp güvenenleri |
Kırık Meal (Transcript) : |FBME: sebebiyle | RḪMT: rahmeti | MN: | ELLH: Allah'ın | LNT: sen yumuşak davrandın | LHM: onlara | WLW: eğer | KNT: olsaydın | FƵE: kaba | ĞLYƵ: katı | ELGLB: yürekli | LENFŽWE: dağılır, giderlerdi | MN: | ḪWLK: çevrenden | FEAF: öyleyse affet | ANHM: onları | WESTĞFR: ve mağfiret dile | LHM: onlar için | WŞEWRHM: ve onlara danış | FY: | ELÊMR: işini | FÎZ̃E: zaman | AZMT: karar verdiğin | FTWKL: dayan | AL: | ELLH: Allah'a | ÎN: elbette | ELLH: Allah | YḪB: sever | ELMTWKLYN: kendine dayanıp güvenenleri |
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah'ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın, yoksa kaba ve katı yürekli olsaydın mutlaka yanından ayrılıp giderlerdi. Bağışla onları, yarlıganmalarını dile onların, iş hususunda danış onlarla. Fakat işe girişmeyi de kurdun mu dayan Allah'a. Şüphe yok ki Allah, dayananları sever.
Adem Uğur : O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.
Ahmed Hulusi : Allâh'ın, hakikatinden açığa çıkardığı rahmet ile onlara yumuşak davrandın. Eğer sert ve keskin olsaydın onlar dağılıp giderlerdi. Onları affet ve bağışlanmalarını iste. Toplumsal konularda karar verirken onların fikirlerini al. Karar verip uygulamaya koyulduktan sonra da Allâh'a güven! Muhakkak ki Allâh kendisine tevekkül edenleri (hakikatlerindeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman edenleri) sever.
Ahmet Tekin : O vakit, sırf Allah’ın rahmeti, merhameti sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer kötü huylu, sert mizaçlı, katı yürekli olsaydın, akılsızca davransaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onlara af ile muamele yap. Bağışlanmalarını, koruma kalkanına alınmalarını dile. Devlet, ekonomi, savunma ve sosyal hayat ile ilgili planlama, kamu düzeni ve yönetimle ilgili kararları mü’minlerle istişare ederek al, yönetime katılmalarını sağla. Kararını verdiğin zaman da, Allah’a dayanıp güvenerek, sonuçlarını O’na havale ederek hemen icra et. Allah tevekkül sahibi müslümanları, kendisine güvenip dayananları sever.
Ahmet Varol : Allah'tan olan bir rahmet sebebiyle onlara yumuşak davrandın. Eğer katı kalpli, kaba birisi olsaydın muhakkak etrafından dağılırlardı. Onları affet, kendileri için bağış dile ve işlerde onlarla görüş alışverişinde bulun. Bir şeye kesin karar verdiğin zaman da Allah'a güven. Allah (kendisine) güvenenleri sever.
Ali Bulaç : Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.
Ali Fikri Yavuz : Uhud savaşında sen, Allah’dan gelen bir merhamet sayesindedir ki, onlara (Ashaba) yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, muhakkak onlar etrafından dağılıp gitmişlerdi. Artık onları bağışla ve kendilerine Allah’dan mağfiret dile. İş hususunda fikirlerini al (müşavere et). Müşavereden sonra da bir şeyi yapmağa karar verdin mi, artık Allah’a güven ve dayan. Gerçekten Allah tevekkül edenleri sever.
Bekir Sadak : Allah'in rahmetinden dolayi, sen onlara karsi yumusak davrandin. Eger kaba ve kati kalbli olsaydin, suphesiz etrafindan dagilir giderlerdi. Onlari affet, onlara magfiret dile, is hakkinda onlara danis, fakat karar verdin mi Allah'a guven, dogrusu Allah guvenenleri sever.
Celal Yıldırım : Ancak Allah'ın rahmetiyledir ki, sen onlara yumuşak (ve hoşgörüyle) davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, elbette etrafından dağılır, giderlerdi. O halde onları affet, onlar için istiğfarda bulun, (dünya) işiyle ilgili hususlarda onlara danış (görüşlerini al). (Bu yoldan hareketle) azmettiğin zaman artık Allah'a güvenip dayan. Çünkü Allah kendisine güvenip dayananları sever.
Diyanet İşleri : Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.
Diyanet İşleri (eski) : Allah'ın rahmetinden dolayı, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalbli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah'a güven, doğrusu Allah güvenenleri sever.
Diyanet Vakfi : O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.
Edip Yüksel : ALLAH'ın sana bir bağışı olarak onlara yumuşak davrandın. Kaba ve katı yürekli olsaydın çevrenden dağılır giderlerdi. Onları affet, bağışlanmalarını dile ve yapılacak işler hakkında onlara danış. Karar verince de ALLAH'a güven; ALLAH güvenenleri sever.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sen (o zaman), sırf Allah'ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları sen bağışla, onlar için Allah'dan mağfiret dile. (Yapacağın) işlerde onlara da danış, bir kere de azmettin mi, artık Allah'a dayan. Muhakkak ki Allah kendine dayanıp güvenenleri sever.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sen yalnızca Allah'ın rahmeti sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer katı yürekli bir nobran olsaydın kesinlikle etrafından dağılıp gitmişlerdi. O halde onları bağışla, bağışlanmalarını dile ve yapılacak işlerde onların görüşlerini al. Sonra bir kere karar verdin mi artık Allah'a dayan, çünkü Allah, kendisine güvenenleri sever.
Elmalılı Hamdi Yazır : Deme ki mahza Allahdan bir rahmet iledir ki sen onlara yumuşak bulundun, eğer katı yürekli bir nobran olsa idin elbette etrafından dağılmış gitmişlerdi, o halde kusurlarını afvet de günahlarına istiğfar ediver ve emirde reylerini al, sonra da azmettin mi artık Allaha mütevekkil ol, çünkü Allah mütevekkil olanları sever
Fizilal-il Kuran : Allah'tan gelen merhamet sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer sert, katı kalpli biri olsaydın, kuşkusuz çevrenden uzaklaşırlardı. Onları bağışla, kendileri için Allah'tan af dile, yapacağın işler hakkında onların görüşlerini al, ama karar verince artık Allah'a dayan. Hiç kuşkusuz Allah kendisine dayananları sever.
Gültekin Onan : Tanrı'dan bir rahmet dolayısıyla onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve buyruk konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Tanrı'ya tevekkül et. Şüphesiz Tanrı, tevekkül edenleri sever.
Hakkı Yılmaz : "İşte sen, sırf Allah'ın rahmeti sebebiyle onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları bağışla, onlar için bağışlanma dile. İşlerde onlarla müşavere et; işin en güzelini ortaklaşa bulup ortaya çıkar, bir kere de azmettin mi, artık Allah'a işin sonucunu havale et. Şüphesiz Allah, işin sonucunu Kendisine havale edenleri sever. "
Hasan Basri Çantay : (O vakit) sen Allahdan bir esirgeme sayesindedir ki onlara yumuşak davrandın. Eğer (bilfarz) kaba, katı yürekli olsaydın onlar etraafından her halde dağılıb gitmişlerdi bile. Artık onları bağışla (Allahdan da) günâhlarının yarlığanmasını iste. İş hususunda onlarla müşavere et. Bir kerre de azmetdin mi artık Allaha güvenib dayan. Çünkü Allah kendine güvenib dayananları sever.
Hayrat Neşriyat : İşte Allah’dan bir rahmet iledir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Hâlbuki kaba, katı kalbli olsaydın, elbette (onlar) etrâfından dağılırlardı. Artık onları affet, onlar için mağfiret dile ve (hakkında vahiy gelmeyen bir) iş husûsunda onlarla istişâre et! Fakat (bir görüşte)karar kıldığında, artık (işe giriş ve) Allah’a tevekkül et! Muhakkak ki Allah, tevekkül edenleri sever.
İbni Kesir : Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalbli olsaydın şüphesiz çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla ve yargılanmalarını dile. İşler hakkında onlarla müşavere et. Bir kerre de azmettin mi artık Allah'a tevekkül et. Muhakkak Allah, tevekkül edenleri sever.
İskender Evrenosoğlu : O zaman, Allah'tan bir rahmet sebebiyle onlara yumuşak davrandın. Ve eğer sen, kaba, katı yürekli olsaydın, mutlaka senin etrafından dağılırlardı. Artık onları affet ve onlar için mağfiret dile ve işler konusunda onlarla muşavere et (danış). Azmettiğin zaman, artık Allah'a tevekkül et. Muhakkak ki Allah, tevekkül edenleri (Allah'a güvenenleri) sever.
Muhammed Esed : Ve (ey Peygamber,) senin izleyicilerine yumuşak davranman, Allah'ın rahmetinin bir eseriydi. Zira, eğer onlara karşı kırıcı ve sert olsaydın, doğrusu senden koparlardı. Artık onları bağışla ve affedilmeleri için dua et. Ve toplumu ilgilendiren her konuda onlarla müşavere et; sonra bir hareket tarzına karar verince de Allah'a güven: Zira Allah, O'na güven duyanları sever.
Ömer Nasuhi Bilmen : İmdi Allah Teâlâ'dan bir rahmet sebebiyledir ki, onlara yumuşak davrandın, ve eğer sen çirkin huylu katı yürekli olsaydın, elbette etrafından dağılırlardı. Artık onları affet. Onlar için istiğfarda bulun. Ve onlar ile emr hususunda müşavere yap. Sonra ettiğin zaman da Allah Teâlâ'ya tevekkül et. Şüphe yok ki Allah Teâlâ tevekkül edenleri sever.
Ömer Öngüt : Allah'ın rahmeti sayesindedir ki, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı yürekli olsaydın, etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet ve bağışlanmaları için duâ et. İşlerinde müminlerle istişare et! Müşavereden sonra bir de azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et. Çünkü Allah tevekkül edenleri (kendisine bağlananları) sever.
Şaban Piriş : -Sen, Allah’ın rahmeti ile onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın elbette etrafından dağılıp giderlerdi. Onları affet ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile. İş hususunda onlarla istişare et, karar verdiğin zaman, artık Allah’a güven, Allah kendisine güvenenleri sever.
Suat Yıldırım : İnsanlara yumuşak davranman da Allah’ın merhametinin eseridir. Eğer katı yürekli, kaba biri olsaydın, insanlar senin etrafından dağılıverirlerdi. Öyleyse onların kusurlarını affet, onlar için mağfiret dile, ve işleri onlarla müşavere et! Bir kere de azmettin mi, yalnız Allah’a tevekkül et! Allah muhakkak ki Kendisine dayanıp güvenenleri sever.
Süleyman Ateş : Allâh'ın rahmeti sebebiyledir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, çevrenden dağılır, giderlerdi. Öyleyse onlar(ın kusurların)dan geç, onlar için mağfiret dile. İşini onlara danış, karar verince de Allah'a dayan; çünkü Allâh kendine dayanıp güvenenleri sever.
Tefhim-ul Kuran : Allah'tan bir rahmet dolasıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.
Ümit Şimşek : Allah'tan bir rahmet sayesindedir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer sen kaba ve katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp gitmişlerdi. Onları affet, onların bağışlanmaları için dua et ve işlerinde onlarla istişare et. Kararını verdiğinde de yalnız Allah'a dayan. Çünkü Allah kendisine tevekkül edenleri sever.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah'tan bir rahmet sayesindedir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba-saba, katı yürekli olsaydın senin çevrenden kesinlikle dağılır giderlerdi. O halde bağışla onları, af dile onlar için; iş ve yönetim konusunda da onlarla şûraya git. Bir kez azmettin mi de artık Allah'a güvenip dayan. Allah, tevekkül edenleri sever.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}