» 23 / Mü’minûn  36:

Kuran Sırası: 23
İniş Sırası: 74
Müminun Suresi = Inananlar Suresi
Inananlarin basariya ulasacaklarindan bahsedildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. هَيْهَاتَ (HYHET) = heyhāte : heyhat (ne kadar uzak)
2. هَيْهَاتَ (HYHET) = heyhāte : heyhat (ne kadar uzak)
3. لِمَا (LME) = limā : şey
4. تُوعَدُونَ (TWAD̃WN) = tūǎdūne : size va'dedilen
heyhat (ne kadar uzak) | heyhat (ne kadar uzak) | şey | size va'dedilen |

[] [] [] [WAD̃]
HYHET HYHET LME TWAD̃WN

heyhāte heyhāte limā tūǎdūne
هيهات هيهات لما توعدون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
هيهات | HYHET heyhāte heyhat (ne kadar uzak) Far-(fetched),
هيهات | HYHET heyhāte heyhat (ne kadar uzak) far-(fetched)
لما | LME limā şey is what
توعدون و ع د | WAD̃ TWAD̃WN tūǎdūne size va'dedilen you are promised!

23:36 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

heyhat (ne kadar uzak) | heyhat (ne kadar uzak) | şey | size va'dedilen |

[] [] [] [WAD̃]
HYHET HYHET LME TWAD̃WN

heyhāte heyhāte limā tūǎdūne
هيهات هيهات لما توعدون

[] [] [] [و ع د]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
هيهات | HYHET heyhāte heyhat (ne kadar uzak) Far-(fetched),
He,Ye,He,Elif,Te,
5,10,5,1,400,
N – accusative noun
اسم منصوب
هيهات | HYHET heyhāte heyhat (ne kadar uzak) far-(fetched)
He,Ye,He,Elif,Te,
5,10,5,1,400,
N – accusative noun
اسم منصوب
لما | LME limā şey is what
Lam,Mim,Elif,
30,40,1,
P – prefixed preposition lām
REL – relative pronoun
جار ومجرور
توعدون و ع د | WAD̃ TWAD̃WN tūǎdūne size va'dedilen you are promised!
Te,Vav,Ayn,Dal,Vav,Nun,
400,6,70,4,6,50,
V – 2nd person masculine plural passive imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |هَيْهَاتَ: heyhat (ne kadar uzak) | هَيْهَاتَ: heyhat (ne kadar uzak) | لِمَا: şey | تُوعَدُونَ: size va'dedilen |
Kırık Meal (Harekesiz) : |هيهات HYHET heyhat (ne kadar uzak) | هيهات HYHET heyhat (ne kadar uzak) | لما LME şey | توعدون TWAD̃WN size va'dedilen |
Kırık Meal (Okunuş) : |heyhāte: heyhat (ne kadar uzak) | heyhāte: heyhat (ne kadar uzak) | limā: şey | tūǎdūne: size va'dedilen |
Kırık Meal (Transcript) : |HYHET: heyhat (ne kadar uzak) | HYHET: heyhat (ne kadar uzak) | LME: şey | TWAD̃WN: size va'dedilen |
Abdulbaki Gölpınarlı : Size vaadedilen şey, gerçekten ne de uzak, ne de uzak.
Adem Uğur : Bu size vâdedilen (öldükten sonra yeniden dirilmek, gerçek olmaktan) çok uzak!
Ahmed Hulusi : "Heyhat, heyhat böyle bir şeyin oluşması çok uzak!"
Ahmet Tekin : 'Heyhât, bu size va’dedilen nihaî yargı, tehdit, ne kadar imkânsız, uzak bir ihtimal!'
Ahmet Varol : Ne kadar uzak! Size vaad edilen şey ne kadar uzak!
Ali Bulaç : "Heyhat, size va'dedilen şeye heyhat..."
Ali Fikri Yavuz : O korkutulduğunuz şey (azab) ne uzak, ne uzak! (olur şey değil).
Bekir Sadak : «Oysa tehdit edildiginiz sey ne kadar, hem de ne kadar uzak!»
Celal Yıldırım : Va'dolunduğunuz şeyler pek uzaktır, pek uzak!.
Diyanet İşleri : “Hâlbuki bu size vaad olunan şey, ne kadar da uzak!”
Diyanet İşleri (eski) : 'Oysa tehdit edildiğiniz şey ne kadar, hem de ne kadar uzak!'
Diyanet Vakfi : «Bu size vaâdedilen (öldükten sonra yeniden dirilmek, gerçek olmaktan) çok uzak!»
Edip Yüksel : 'Size söz verilen bu şey imkansızdır, imkansız!'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Heyhât o size vaad edilen şey ne kadar uzak!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Heyhat, o vadolunduğunuz şey ne kadar uzak!
Elmalılı Hamdi Yazır : Heyhât o va'dolunduğunuz şey ne kadar uzak
Fizilal-il Kuran : Heyhat, heyhat! Gerçekten ne kadar uzak bir korkutmadır bu!
Gültekin Onan : "Heyhat, size vaadedilen şeye heyhat..."
Hakkı Yılmaz : (33-38) "Ve elçinin toplumundan, küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş, âhirete ulaşmayı yalanlamış ve şu basit dünya yaşamında kendilerine refah verdiğimiz kodaman kişiler: “Bu, sadece sizin gibi bir beşerdir, sizin yediğiniz şeylerden yiyor, sizin içtiğiniz şeylerden içiyor. Ve eğer, kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz, şüphesiz o zaman siz, kesinlikle ziyan edenlersiniz. Size, gerçekten siz öldüğünüz, toprak ve kemik olduğunuzda, mutlak sûrette sizin çıkarılacağınızı mı vaat ediyor? Tehdit olunduğunuz şey, hiç olmayacak bir şeydir! Sadece basit dünya hayatımız! Biz, ölürüz, yaşarız. Ve biz, diriltilecekler değiliz. Elçi, sadece Allah hakkında yalan uyduran bir adamdır ve biz o'na inanmıyoruz” dediler. "
Hasan Basri Çantay : «Tehdîd olunageldiğiniz o şey ne kadar uzak, ne kadar uzak»!.
Hayrat Neşriyat : 'Heyhât! O va'd edilmekte olduğunuz şey, ne kadar uzak!'
İbni Kesir : Vaad edildiğiniz şey ne kadar uzak, hem de ne kadar uzak.
İskender Evrenosoğlu : Yazık, yazık size vaadedilen şeye.
Muhammed Esed : Çok uzak, gerçekten çok uzak bu vaad edildiğiniz şey!
Ömer Nasuhi Bilmen : «Ne uzak, ne uzak o vaad olunduğunuz şey.»
Ömer Öngüt : “Heyhat! Vâdolunduğunuz şey ne kadar uzak, hem de ne kadar uzak!”
Şaban Piriş : Size vaat edilen uzak, hem de çok uzak.
Suat Yıldırım : "Heyhat! Heyhat! Size vâd edilen şey ne kadar da uzak!"
Süleyman Ateş : "Heyhât, o size va'dedilen şey ne kadar uzak!"
Tefhim-ul Kuran : «Heyhat, size va'dedilen şeye heyhat...»
Ümit Şimşek : 'Heyhat, heyhat! Size vaad edilen ne kadar da uzak!
Yaşar Nuri Öztürk : "Heyhat! Size vaat edilen o şey ne kadar uzak!"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}