» 23 / Mü’minûn  44:

Kuran Sırası: 23
İniş Sırası: 74
Müminun Suresi = Inananlar Suresi
Inananlarin basariya ulasacaklarindan bahsedildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. ثُمَّ (S̃M) = ṧumme : sonra
2. أَرْسَلْنَا (ÊRSLNE) = erselnā : gönderdik
3. رُسُلَنَا (RSLNE) = rusulenā : elçilerimizi
4. تَتْرَىٰ (TTR) = tetrā : ardı ardına
5. كُلَّ (KL) = kulle : ne zaman
6. مَا (ME) = mā :
7. جَاءَ (CEÙ) = cā'e : geldiyse
8. أُمَّةً (ÊMT) = ummeten : bir ümmete
9. رَسُولُهَا (RSWLHE) = rasūluhā : elçileri
10. كَذَّبُوهُ (KZ̃BWH) = keƶƶebūhu : onlar onu yalanladılar
11. فَأَتْبَعْنَا (FÊTBANE) = feetbeǎ'nā : biz de onları devirdik
12. بَعْضَهُمْ (BAŽHM) = beǎ'Dehum : birbiri ardınca
13. بَعْضًا (BAŽE) = beǎ'Dan : birbiri ardınca
14. وَجَعَلْنَاهُمْ (WCALNEHM) = ve ceǎlnāhum : ve hepsini yaptık
15. أَحَادِيثَ (ÊḪED̃YS̃) = eHādīṧe : birer ibret hikayesi
16. فَبُعْدًا (FBAD̃E) = febuǎ'den : uzak olsun
17. لِقَوْمٍ (LGWM) = liḳavmin : toplum
18. لَا (LE) = lā :
19. يُؤْمِنُونَ (YÙMNWN) = yu'minūne : inanmayan
sonra | gönderdik | elçilerimizi | ardı ardına | ne zaman | | geldiyse | bir ümmete | elçileri | onlar onu yalanladılar | biz de onları devirdik | birbiri ardınca | birbiri ardınca | ve hepsini yaptık | birer ibret hikayesi | uzak olsun | toplum | | inanmayan |

[] [RSL] [RSL] [WTR] [KLL] [] [CYE] [EMM] [RSL] [KZ̃B] [TBA] [BAŽ] [BAŽ] [CAL] [ḪD̃S̃] [BAD̃] [GWM] [] [EMN]
S̃M ÊRSLNE RSLNE TTR KL ME CEÙ ÊMT RSWLHE KZ̃BWH FÊTBANE BAŽHM BAŽE WCALNEHM ÊḪED̃YS̃ FBAD̃E LGWM LE YÙMNWN

ṧumme erselnā rusulenā tetrā kulle cā'e ummeten rasūluhā keƶƶebūhu feetbeǎ'nā beǎ'Dehum beǎ'Dan ve ceǎlnāhum eHādīṧe febuǎ'den liḳavmin yu'minūne
ثم أرسلنا رسلنا تترى كل ما جاء أمة رسولها كذبوه فأتبعنا بعضهم بعضا وجعلناهم أحاديث فبعدا لقوم لا يؤمنون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ثم | S̃M ṧumme sonra Then
أرسلنا ر س ل | RSL ÊRSLNE erselnā gönderdik We sent
رسلنا ر س ل | RSL RSLNE rusulenā elçilerimizi Our Messengers
تترى و ت ر | WTR TTR tetrā ardı ardına (in) succession.
كل ك ل ل | KLL KL kulle ne zaman Every time
ما | ME Every time
جاء ج ي ا | CYE CEÙ cā'e geldiyse came
أمة ا م م | EMM ÊMT ummeten bir ümmete (to) a nation
رسولها ر س ل | RSL RSWLHE rasūluhā elçileri its Messenger,
كذبوه ك ذ ب | KZ̃B KZ̃BWH keƶƶebūhu onlar onu yalanladılar they denied him,
فأتبعنا ت ب ع | TBA FÊTBANE feetbeǎ'nā biz de onları devirdik so We made (them) follow -
بعضهم ب ع ض | BAŽ BAŽHM beǎ'Dehum birbiri ardınca some of them
بعضا ب ع ض | BAŽ BAŽE beǎ'Dan birbiri ardınca others,
وجعلناهم ج ع ل | CAL WCALNEHM ve ceǎlnāhum ve hepsini yaptık and We made them
أحاديث ح د ث | ḪD̃S̃ ÊḪED̃YS̃ eHādīṧe birer ibret hikayesi narrations.
فبعدا ب ع د | BAD̃ FBAD̃E febuǎ'den uzak olsun So away
لقوم ق و م | GWM LGWM liḳavmin toplum with a people -
لا | LE not
يؤمنون ا م ن | EMN YÙMNWN yu'minūne inanmayan they believe.

23:44 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

sonra | gönderdik | elçilerimizi | ardı ardına | ne zaman | | geldiyse | bir ümmete | elçileri | onlar onu yalanladılar | biz de onları devirdik | birbiri ardınca | birbiri ardınca | ve hepsini yaptık | birer ibret hikayesi | uzak olsun | toplum | | inanmayan |

[] [RSL] [RSL] [WTR] [KLL] [] [CYE] [EMM] [RSL] [KZ̃B] [TBA] [BAŽ] [BAŽ] [CAL] [ḪD̃S̃] [BAD̃] [GWM] [] [EMN]
S̃M ÊRSLNE RSLNE TTR KL ME CEÙ ÊMT RSWLHE KZ̃BWH FÊTBANE BAŽHM BAŽE WCALNEHM ÊḪED̃YS̃ FBAD̃E LGWM LE YÙMNWN

ṧumme erselnā rusulenā tetrā kulle cā'e ummeten rasūluhā keƶƶebūhu feetbeǎ'nā beǎ'Dehum beǎ'Dan ve ceǎlnāhum eHādīṧe febuǎ'den liḳavmin yu'minūne
ثم أرسلنا رسلنا تترى كل ما جاء أمة رسولها كذبوه فأتبعنا بعضهم بعضا وجعلناهم أحاديث فبعدا لقوم لا يؤمنون

[] [ر س ل] [ر س ل] [و ت ر] [ك ل ل] [] [ج ي ا] [ا م م] [ر س ل] [ك ذ ب] [ت ب ع] [ب ع ض] [ب ع ض] [ج ع ل] [ح د ث] [ب ع د] [ق و م] [] [ا م ن]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ثم | S̃M ṧumme sonra Then
Se,Mim,
500,40,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
أرسلنا ر س ل | RSL ÊRSLNE erselnā gönderdik We sent
,Re,Sin,Lam,Nun,Elif,
,200,60,30,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
رسلنا ر س ل | RSL RSLNE rusulenā elçilerimizi Our Messengers
Re,Sin,Lam,Nun,Elif,
200,60,30,50,1,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم منصوب و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
تترى و ت ر | WTR TTR tetrā ardı ardına (in) succession.
Te,Te,Re,,
400,400,200,,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
كل ك ل ل | KLL KL kulle ne zaman Every time
Kef,Lam,
20,30,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
ما | ME Every time
Mim,Elif,
40,1,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
جاء ج ي ا | CYE CEÙ cā'e geldiyse came
Cim,Elif,,
3,1,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
أمة ا م م | EMM ÊMT ummeten bir ümmete (to) a nation
,Mim,Te merbuta,
,40,400,
N – accusative feminine singular indefinite noun
اسم منصوب
رسولها ر س ل | RSL RSWLHE rasūluhā elçileri its Messenger,
Re,Sin,Vav,Lam,He,Elif,
200,60,6,30,5,1,
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم مرفوع و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
كذبوه ك ذ ب | KZ̃B KZ̃BWH keƶƶebūhu onlar onu yalanladılar they denied him,
Kef,Zel,Be,Vav,He,
20,700,2,6,5,
V – 3rd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فأتبعنا ت ب ع | TBA FÊTBANE feetbeǎ'nā biz de onları devirdik so We made (them) follow -
Fe,,Te,Be,Ayn,Nun,Elif,
80,,400,2,70,50,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
بعضهم ب ع ض | BAŽ BAŽHM beǎ'Dehum birbiri ardınca some of them
Be,Ayn,Dad,He,Mim,
2,70,800,5,40,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بعضا ب ع ض | BAŽ BAŽE beǎ'Dan birbiri ardınca others,
Be,Ayn,Dad,Elif,
2,70,800,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
وجعلناهم ج ع ل | CAL WCALNEHM ve ceǎlnāhum ve hepsini yaptık and We made them
Vav,Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,He,Mim,
6,3,70,30,50,1,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أحاديث ح د ث | ḪD̃S̃ ÊḪED̃YS̃ eHādīṧe birer ibret hikayesi narrations.
,Ha,Elif,Dal,Ye,Se,
,8,1,4,10,500,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
فبعدا ب ع د | BAD̃ FBAD̃E febuǎ'den uzak olsun So away
Fe,Be,Ayn,Dal,Elif,
80,2,70,4,1,
REM – prefixed resumption particle
N – accusative masculine indefinite noun
الفاء استئنافية
اسم منصوب
لقوم ق و م | GWM LGWM liḳavmin toplum with a people -
Lam,Gaf,Vav,Mim,
30,100,6,40,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
لا | LE not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يؤمنون ا م ن | EMN YÙMNWN yu'minūne inanmayan they believe.
Ye,,Mim,Nun,Vav,Nun,
10,,40,50,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |ثُمَّ: sonra | أَرْسَلْنَا: gönderdik | رُسُلَنَا: elçilerimizi | تَتْرَىٰ: ardı ardına | كُلَّ: ne zaman | مَا: | جَاءَ: geldiyse | أُمَّةً: bir ümmete | رَسُولُهَا: elçileri | كَذَّبُوهُ: onlar onu yalanladılar | فَأَتْبَعْنَا: biz de onları devirdik | بَعْضَهُمْ: birbiri ardınca | بَعْضًا: birbiri ardınca | وَجَعَلْنَاهُمْ: ve hepsini yaptık | أَحَادِيثَ: birer ibret hikayesi | فَبُعْدًا: uzak olsun | لِقَوْمٍ: toplum | لَا: | يُؤْمِنُونَ: inanmayan |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ثم S̃M sonra | أرسلنا ÊRSLNE gönderdik | رسلنا RSLNE elçilerimizi | تترى TTR ardı ardına | كل KL ne zaman | ما ME | جاء CEÙ geldiyse | أمة ÊMT bir ümmete | رسولها RSWLHE elçileri | كذبوه KZ̃BWH onlar onu yalanladılar | فأتبعنا FÊTBANE biz de onları devirdik | بعضهم BAŽHM birbiri ardınca | بعضا BAŽE birbiri ardınca | وجعلناهم WCALNEHM ve hepsini yaptık | أحاديث ÊḪED̃YS̃ birer ibret hikayesi | فبعدا FBAD̃E uzak olsun | لقوم LGWM toplum | لا LE | يؤمنون YÙMNWN inanmayan |
Kırık Meal (Okunuş) : |ṧumme: sonra | erselnā: gönderdik | rusulenā: elçilerimizi | tetrā: ardı ardına | kulle: ne zaman | : | cā'e: geldiyse | ummeten: bir ümmete | rasūluhā: elçileri | keƶƶebūhu: onlar onu yalanladılar | feetbeǎ'nā: biz de onları devirdik | beǎ'Dehum: birbiri ardınca | beǎ'Dan: birbiri ardınca | ve ceǎlnāhum: ve hepsini yaptık | eHādīṧe: birer ibret hikayesi | febuǎ'den: uzak olsun | liḳavmin: toplum | : | yu'minūne: inanmayan |
Kırık Meal (Transcript) : |S̃M: sonra | ÊRSLNE: gönderdik | RSLNE: elçilerimizi | TTR: ardı ardına | KL: ne zaman | ME: | CEÙ: geldiyse | ÊMT: bir ümmete | RSWLHE: elçileri | KZ̃BWH: onlar onu yalanladılar | FÊTBANE: biz de onları devirdik | BAŽHM: birbiri ardınca | BAŽE: birbiri ardınca | WCALNEHM: ve hepsini yaptık | ÊḪED̃YS̃: birer ibret hikayesi | FBAD̃E: uzak olsun | LGWM: toplum | LE: | YÙMNWN: inanmayan |
Abdulbaki Gölpınarlı : Sonra birbiri ardınca peygamberlerimizi gönderdik. Bir ümmete peygamber geldi mi yalanladılar onu, biz de bir kısmını, bir kısmının peşine takıp birbiri ardınca helâk ettik onları ve adları, sözleri kaldı ancak; artık uzaklık inanmayan topluluğa.
Adem Uğur : Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yok ettik ve onları ibret hikâyelerine dönüştürdük. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!
Ahmed Hulusi : Sonra Rasûllerimizi birbiri ardınca irsâl ettik. . . Her bir topluluğa kendi Rasûlü geldikçe, Onu yalanladılar. . . Biz de onları art arda helâk ettik (yaptıklarının sonucunu yaşattık); onları ibretlik hikâyeler kıldık. . . Uzak olmanın sonuçlarını yaşasınlar, iman etmeyen kalabalıklar!
Ahmet Tekin : Sonra biz peş peşe özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere, Rasullerimizi gönderdik. Milletlerden her birine peygamberleri geldiği zaman, onlar peygamberlerini yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından yokluğa yuvarladık. Onların yok oluşlarını, ibretli hikâyelere dönüştürdük. İman etmeyecek kavimler rahmetten ve korumadan uzak olsun, canları cehenneme!
Ahmet Varol : Sonra elçilerimizi ardarda gönderdik. Her ne zaman bir millete peygamberleri geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları (helâkte) birbirlerinin izlerinden yürüttük ve onları efsaneler yaptık. İman etmeyen topluluk uzak olsun!
Ali Bulaç : Sonra birbiri peşi sıra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde, onu yalanladılar. Böylece biz de onları (yıkıma uğratıp yok etmede) kimini kiminin izinde yürüttük ve onları (tarihin anlatıp aktardığı) bir olay kıldık. İman etmeyen kavim için yıkım olsun.
Ali Fikri Yavuz : Sonra arka arkaya peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe, onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardınca helâk ettik ve onları dillere destan yaptık. Artık defolsun imana gelmiyecek bir kavim!...
Bekir Sadak : Sonra birbiri pesinden peygamberlerimizi gonderdik. Her ummete peygamberi geldikce onu yalanci saydilar. Onlari birbiri pesinden yok edip hepsini birer efsane yaptik. inanmayan millet, rahmetden irak olsun!
Celal Yıldırım : Sonra peygamberleri ardarda gönderdik. Ne kadar bir ümmete bir peygamber geldiyse, onu yalanladılar. Biz de onları arka arkaya (yok edip) hepsini birer masal yapıverdik. imân etmeyen bir kavme (rahmet ve yardımdan) uzaklık olsun.
Diyanet İşleri : Sonra arka arkaya peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete kendi peygamberi geldikçe, onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından helâk ettik ve onları birer ibretli hikâye yaptık. Artık inanmayan bir kavim, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!
Diyanet İşleri (eski) : Sonra birbiri peşinden peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu yalancı saydılar. Onları birbiri peşinden yok edip hepsini birer efsane yaptık. İnanmayan millet, rahmetden ırak olsun!
Diyanet Vakfi : Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yok ettik ve onları ibret hikâyelerine dönüştürdük. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!
Edip Yüksel : Sonra biz, elçilerimizi ardı ardına gönderdik. Her ne zaman bir elçi toplumuna gittiyse onu yalanladılar. Biz de onları bir biri peşinden sürüp tarihe gömdük. İnanmayan bir topluluk yok olmayı hakketmiştir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından (yokluğa) yuvarladık ve onları efsâne yaptık. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sonra Biz, ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Ne zaman bir ümmete peygamberi geldiyse, ona yalan söylüyorsun, dediler. Biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve onları birer efsane yaptık. Artık imana gelmez topluluk defolsun!
Elmalılı Hamdi Yazır : Sonra ardı ardına Resullerimizi gönderdik, her ümmete Resulü geldikçe onu tekzib ettiler, biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve hepsini birer efsâne yaptık, artık defolsun öyle bir kavim ki iymana gelmezler
Fizilal-il Kuran : Sonra ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Hangi ümmete peygamberi geldi ise onu yalanladılar. Biz de onları birbiri peşisırâ yokederek tarihi olaylara dönüştürdük. Kahrolsun inanmayanlar güruhu!
Gültekin Onan : Sonra birbiri peşi sıra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde onu yalanladılar. Böylece biz de onları [yıkıma uğratıp yok etmede] kimini kiminin izinde yürüttük ve onları [tarihin anlatıp aktardığı] bir olay kıldık. İnanmayan kavim için yıkım olsun.
Hakkı Yılmaz : "Sonra Biz birbiri ardından elçilerimizi gönderdik. Her ne zaman bir ümmete elçileri geldi, onlar bu elçiyi yalanladılar da Biz onların bir kısmını bir kısmına izlettirdik ve onları öyküler yaptık. –Artık iman etmeyen toplum için uzaklık; canı cehenneme!– "
Hasan Basri Çantay : Sonra peyderpey (diğer) peygamberlerimizi gönderdik. Bir ümmete peygamberi geldikçe onu tekzîb etdiler. Biz de onlardan kimini kiminin arkasına katdık (helak etdik) ve onları hikâyeler yapdık. Artık uzak olsun îmana gelmeyecek bir kavm!
Hayrat Neşriyat : Sonra ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Ne zaman bir ümmete peygamberi geldiyse, onu yalanladılar; bunun üzerine (biz de) onları birbiri ardına takarak (helâk edip)onları(n başlarına geleni) ibretli hikâyeler yaptık. O hâlde îmân etmeyecek bir kavim, helâk olsun!
İbni Kesir : Sonra birbiri ardı sıra peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamber geldikçe onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardı sıra yok edip hepsini birer söylenti yaptık. İnanmayan bir kavim uzak olsun.
İskender Evrenosoğlu : Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü'min olmayan kavim (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun.
Muhammed Esed : Ve sonra birbiri ardından elçilerimizi gönderdik; (öyle ki,) bir ümmete kendi peygamberi gelmeye görsün, o'nu hemen yalanladılar; ve bu yüzden Biz de onları birbiri peşinden yok edip hepsini efsaneye çevirdik. Uzak olsun, inanmayanlar toplumu!
Ömer Nasuhi Bilmen : Sonra birbirini müteakip peygamberlerimizi gönderdik. Her ne zaman bir ümmete peygamberi geldi ise, onu tekzîp ettiler. Artık Biz de onların bazılarını bazılarına (helâk suretiyle) tâbi kıldık ve onları birer acaip hadise kılmış olduk, artık imân etmezler olan bir kavim için uzaklık olsun.
Ömer Öngüt : Sonra biz birbiri ardı sıra peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından yok ettik ve hepsini efsane yaptık. Uzak olsun iman etmeyen kavim!
Şaban Piriş : Daha sonra da birbiri arkasına elçiler gönderdik. Elçileri yalanladılar da biz de onları birbirine tabi kılarak yok edip, efsane haline getirdik. Yok olsun inanmayan toplum!
Suat Yıldırım : Sonra resullerimizi peş peşe gönderdik. Hangi ümmete peygamberi geldiyse onlar onu yalancı saydılar. Biz de onları birbiri ardından imha ettik. Onlardan geriye bıraktığımız, sadece ibret verici hikâyeleri! İman etmeyen o halkın canı cehenneme!
Süleyman Ateş : Sonra biz, elçilerimizi ardı ardına gönderdik. Hangi ümmete elçisi geldiyse onlar onu yalanladılar, biz de onları birbiri ardınca devirdik ve hepsini birer efsâne yaptık. İnanmayan toplum uzak olsun.
Tefhim-ul Kuran : Sonra birbiri peşi sıra peygamberlerimizi gönderdik; her ümmete kendi peygamberi geldiğinde, onu yalanladırlar. Böylece biz de onları (yıkıma uğratıp yok etmede) bir kısmını bir kısmının izinde yürüttük ve onları (tarihin anlatıp aktardığı) bir olay kıldık. İman etmeyen kavim için yıkım olsun.
Ümit Şimşek : Onlardan sonra da yine peygamberlerimizi peş peşe gönderdik. Ne zaman bir ümmete peygamber geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları birbirinin peşi sıra helâk edip dillere destan yaptık. Yok olsun o inanmayanlar!
Yaşar Nuri Öztürk : Sonra, resullerimizi art arda gönderdik. Hangi ümmete resulü geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve hepsini birer efsane yaptık. Dönmeze gitsin iman etmeyen bir topluluk!


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}